Hayatım boyunca müzik, ruhumu besleyen en güçlü kaynaklardan biri oldu. Sabahın ilk ışıklarıyla kulaklarımda yankılanan bir melodi, bana günün ne getireceğine dair umut verir. Kimi zaman bir şarkının basit bir nakaratı, içimde uyuyan hayalleri canlandırır. O notaların akışında kaybolurken, sanki başka bir evrene yolculuk ederim. Müzik, benim için bir sığınaktır; kendimi ifade edemediğim zamanlarda duygularımı tercüme eden bir dil gibi.
Bazen hiç aşık olmadığım halde aşk acısı çekerim. Bu, müziğin büyüsünden başka bir şey değildir. Hüzünlü bir şarkı dinlediğimde, kalbimde hiç yaşanmamış bir hikâyenin izlerini hissederim. Sözlerin her biri, sanki benim dile getiremediğim bir özlemi fısıldar. Şarkının anlattığı o imkansız sevdayı, hiç yaşamadığım bir duygunun yükünü taşırım. Belki de müzik, insanın yaşamadığı duyguları bile yaşatabilecek kadar güçlü bir aynadır.
Bazı şarkılar, geçmişin tozlu sayfalarını aralar. Dinlediğimde beni çocukluğuma, eski bir yaz akşamına ya da unutamadığım bir anıya götürür. O an, sadece melodinin değil, zamanında büyüsüyle sarmalanırım. Müzik, hatıraları canlandırmakla kalmaz, aynı zamanda onlara dokunmamı sağlar. Bir melodi eşliğinde geçmişte yaşadığım mutlulukları ya da özlemleri yeniden hissederim. Şarkılar, hayatımın farklı dönemlerinde taşıdığım yükleri hafifleten birer hatıra kutusu gibidir.
Bazı şarkılar ise birini bana yeniden hatırlatır. Ve bazı insanlar vardır ki varlıkları, ruhunuzda kalıcı bir iz bırakır. Çok değer verdiğim bir öğretmen. Ona ithaf ettiğim şarkılar, belki fark edilmeyecek bir sevginin melodileridir. Ona söylemediğim her düşüncemi notalara sakladım. Belki adını dahi bilmediği şarkıların içinde yaşıyor, şarkılarım onunla başlıyor ve onunla son buluyor. Bazen bir melodinin içinde bir anlığına gözlerini görür gibi olurum; bazen sözlerin içinde onun sesini işitir gibi. Belki o hiçbir şeyin farkında olmayacak, ama şarkılarımın en güzel kısmı hep ona ait kalacak. Ve o yine bilmeyecek ama varlığı ruhuma bir ezgi hayatıma bir anlam katmaya devam edecek.
Şarkı sözleriyle yeniden şekillenen bir ruh hâlim var. Bir şarkı başladığında, kelimeler beni içine çeker ve başka bir benliğe dönüşürüm. Kendimi o hikâyenin bir parçası gibi hissederim. Özellikle yalnız kaldığım anlarda, bir melodinin taşıdığı duygular ruhumu bir dost gibi sarar. Belki de hiç hissetmediğim duygularla tanışırım; kalbimde yer açmadığım ama orada gizlice bekleyen acılar, mutluluklar ya da özlemler ortaya çıkar.
Elbette müzik, yalnızca geçmişi ya da duyguları canlandırmakla kalmaz; aynı zamanda beni harekete geçirir. Enerjik bir melodiyle dans etmeye başlarım, ayaklarım yerden kesilir. Kendimi özgür ve sınırsız hissederim. Şarkının ritmiyle bedenim de ruhum gibi bir ritim tutturur. Bu, bir tür yaşama sevinci gibidir; müzikle birlikte ben de bir nehir gibi akarım.
Ve müziğin ilham verici etkisi… Yaratıcı bir iş yaparken arka planda çalan bir melodi, zihnimde yeni kapılar açar. Şarkılar, kimi zaman bir kelimeyle, kimi zaman ise bir tınıyla bambaşka dünyalar yaratmamı sağlar. Yazdığım bir metni, okuduğum bir kitabı ya da kurduğum bir hayali müzikle şekillendirdiğim çok olmuştur. Müzik; bana sadece huzur değil, aynı zamanda yeni fikirler sunar.
Son olarak, müziğin birleştirici gücüne hayran kalırım. Farklı dillerde, farklı kültürlerde söylenen şarkılarla bile bir ortak payda bulabilirim. Kalabalık bir konserde herkesin aynı şarkıyı söylemesi, ruhumu tarifsiz bir sıcaklıkla sarar. O an, yalnız olmadığımı hissederim. Müzik, insanları bir araya getirir, sınırları ve ayrılıkları ortadan kaldırır.
Müzik ve şarkılar, hayatımda yalnızca birer fon sesi değil; ruhumun yoldaşı, dostu ve rehberi oldu. Her bir melodi, beni kendime ve dünyaya daha yakın hissettiren bir iplik gibi. Onlarla nefes alır, onlarla yaşamı kutlarım. Ve bazen, hiç yaşamamış olsam bile bir aşkın sızısını hissederim; çünkü müzik bana, duyguları yaşayınca değilde yaşatıldığı bir toplumda herkesin ortak dili olduğunu gösterir.
“Ve şarkı biter ama sen son nakaratta tekrarlanırsın .